top of page
Tag Cloud
Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.

Gözetmek Üzerine

  • Ayça Berna Böcü
  • 15 May 2017
  • 2 dakikada okunur

Ruhun bedenden ayrılıp farklı mekanlarda dolaştığı astral seyahat denemelerinin en kolay yapılacağı zamanlardan birinin gözetmenlik anları olduğuna pek çok meslektaş katılacaktır. Hele ki 180 dakikalık bir ÖSYM sınavındaysanız, değme astralcılara taş çıkaracak performanslar sergilemeniz an meselesidir. Yine görev icabı gözettiğim günlerin birinde 'tik- tak' sesleriyle birlikte yavaş yavaş bedenimden ayrılan ruhumu takip ederken, kendimi Antik Yunan'da buluverdim. Sokrates, o meşhur soru- cevap yöntemiyle bir köşe başında, bir meydanda öğrencilerine dersini veriyor ve onları test etmek istiyor. Bu esnada, bilgimi öğrencilerime daha iyi nasıl aktarırım diye kafa yorup yöntemler geliştiren kıymetli Sokrates, öğrencilerinin işleyeceği potansiyel suçu da düşünmüş müdür acaba?

Test etme ve değerlendirme, ögrenme sürecini tamamlamak amacıyla yapılan bir iştir. Türleri vardır. Bizde yazılı halleri uygulanır çoğunlukla. İngilizcesi 'assessment' olan değerlendirmenin orijini Latince 'assesum' dan gelir ki bu, birinin yanına oturmak demektir. Amiyane tabirle, 'ass' yani popo kelimesinden türer ve dolayısıyla 'poponu öğrenenin yanına koy ve ona yardımcı ol' manasına gelir. Öğretme işinin devamı, tamamlayıcısıdır esasen.

Sonra Sokrates, olası kopya kağıtlarını kontrol ediyor. Kopya!

Türümüzün tarihinde bu tedbir amaçlı hareketin ortaya çıkışını anlatan bir film olsa izler izler üzülürdüm. Canlandırıyoruz; öğretmen Sokrates, öğrencilerine meşhur soru cevap yöntemiyle dersini verip bilgilerinin ölçmesini yapacak. Maksadı, 'Öğrencim neyi öğrendi, neyi öğrenemedi, ona başka neyi, nasıl anlatmalıyım' tespitlerini yapmak. Sonra onları yanyana oturtup aralarına çanta koyduracak, 'Kafasını kaldıranın kağıdını alırım!' diyecek, veyahut bir arkadaşını daha çağırıp öğretiminin bir parçası olan ölçüp değerlendirme işlemini askeri denetime çevirecek. Ne tehditler! Üzerine üstlük bu eylem sırasında öğrencisinin arkadaşının kağıdından veya baska bir kaynaktan faydalanma girişiminin derecesine gore sonuçlar biçecek; kağıdını alırım, işaret koyarım, sınavdan atarım, kınama veririm, uzaklaştırma veririm, okuldan atarım... Dönemin fantastik tanımına yenilerini eklemiş olurdu herhalde.

Bir gün yine gözetiyorum, sınıfta elli dakika boyunca bedenim yere doğru ağırlaşırken ruhum göğe doğru yükselmiş.

Öğrenci ter döküyor, o kağıda bilgilerini döküp kendini kanıtlamak zorunda. Gözüm üstlerinde, onlar potansiyel suçlu çünkü. İçimde bir tedirginlik; ya arkadaşının kağıdına gözü kayarsa? O, gözünü kaydırmayı nasıl öğrenmiş, bana bu tedirginlik nerden gelmiş? Cok sık yapıyorum bu işi. Her seferinde aynı hisler; bir fısıltı, bir kafa hareketinin esiri duygularım. Anlayabiliyor musunuz? Sinir kat sayım artabilir, asabım bozulabilir. Önce delici bir bakışla 'Hop! Verdigim ültimatomlari hatirla, en hafifinden başlarım!' mesajımı veriyorum. Baktım olmuyor, usulca yaklaşıp yerini değiştirmesini söylüyorum. Sınıftaki herkes bunu neden yaptığımı elbette biliyor. İlk degil, son olmayacak. Hiç kimse utanmıyor, ne ogrenci ne de ben. Ben zaten utanılacak bir sey yapmadım ki, ahlak öğretiyorum bir yerde. Hiç birine güvenmiyorum, hepsinin ahlakını düzeltmek bana düşmüş. Vaziyete göre sonuna kadar cezai işlem uygularım, anasını babasını da çağırır anlatırım. Onlar belki utanır. Onlar kesin utanır.

Bu cocuklar ne zaman böyle oldu, ben ne zaman? Sonuna kadar tehdit ne zamandır, neden çalışır oldu? Utandığım bazı şeyler var. Ürküte, ürküte öğreteceğiz! Bırakma beni utancım. *


 
 
 

Comments


© 2023 by The Book Lover. Proudly created with Wix.com

  • Grey Facebook Icon
  • Grey Twitter Icon
  • Grey Google+ Icon
bottom of page